Bir Bakışta Yesayan ve Eserleri
Modern Ermeni düzyazısının ön sıralarında şanlı bir yere sahiptir. Genç yaşta adını duyurmuş ve ilgi çekici edebi eserleri eleştirel yorumlara neden olmuştur. Süreli yayınlara da katkısı olan yazar, sadece yazılarıyla değil, hayli etkin sosyal yaşamıyla da dikkatleri üzerine çekmiştir. Birçok makalede kadın haklarını savunmuş, kadınların toplumdaki ve evlilikteki yerinin, kökten ve etraflıca bir biçimde yeniden değerlendirilmesini ısrarla talep etmiştir. Bunun dışında bazı sosyokültürel konular ve halkının yazgısı Yesayan için aynı derecede önemlidir.
Genel olarak insan ruhunda ve özellikle kadın ruhunda incelikli keşifler yapmak Yesayan’ın en sevdiği alanlardır; kısa romanlarının ve öykülerinin en büyüleyici, özgün ve kalıcı özelliği de budur. İçgözlem (fakat içedönüklük değil); kendisini ifade etmekle, edebiyat ve sanat yoluyla ulaşılan doyum; başkalarıyla ve tabiat anayla bir olmak; bunların hepsi, arka planını insanlık hallerinin oluşturduğu eserlerine övgüler yağdırılmasına vesile olan konulardan bazılarıdır. Yesayan, insan ruhunda, gereksinimlerinde ve amaçlarında yaptığı heyecanlı yolculukları, yalın ama zarif, derli toplu, kuvvetli ve samimiyetle ışıldayan bir üslupla ifade eder. Yirminci yüzyılın ilk on yılında yayımlanan kısa eserleri, zaten büyümekte olan ününü sağlamlaştırır, parıldayan yeteneğinin geniş kapsamını kanıtlar. Isbasman srahin meç (Bekleme Odasında) adlı çalışmasında, genç bir annenin üzücü durumunu inceler; Üsgüdari verçaluyser (Üsküdar’da Günbatımları) Edebi ve estetik kaygılarla örülmüş nefis bir doğa betimlemesidir; Hlunerı yev ımposdnerı (İtaatkârlar ve Asiler) II. Abdülhamit’in baskıcı yönetim dönemindeki bazı sosyopolitik konuları ele alır; Şnorkov martig (Erdemli İnsanlar) yozlaşmış Ermeni burjuvazisini gözler önüne serer. Yazar, Geğdz hancarner (Sahte Dâhiler) adlı çalışmasında ise, üzüntüyle Ermeni cemaati içindeki bazı çevrelerin bilgisizliklerini ve tembellikten kibre sığınan bazı Ermeni yazarları, özellikle de zamanın ilerisinde bir yazar olan İndra’yı eleştirir.
Bu eserlerin ardından, 1909 yılında Adana ve çevre kentlerde yaşanan Ermeni katliamlarının sonuçlarını duygusal bir bakış açısıyla anlatan Averagnerun meç (Yıkıntılar Arasında) adlı çalışması yayımlandı. Bir yardım heyetinin üyesi olarak bölgeyi gezen Yesayan, yıkımın boyutlarını gözlemleyip hayatta kalanlarla görüşmüştü. Felaketin sebepleri yazarın konusu olmadığından, anlatımı siyasi veya ırksaldini yorumlar içermez. Yesayan kitabında, katledilmiş ve yanmış cesetlerin, yakılmış evlerin ve kiliselerin dışında, katliama tanıklık etmiş olanların –ki bunların çoğu kadın ve yaşlılardan oluşuyordu– yaşadığı dehşeti çarpıcı bir duyarlılıkla dile getirir. Kurbanların birçoğu Doğu’daki Ermeni vilayetlerinden gelmiş insanlardı. Bazıları, 1890’lı yılların ortalarında yaşanan Ermeni katliamlarından kaçıp bu bölgeye yerleşmiş, bazıları ise geçici veya mevsimlik iş için gelmişlerdi. Yesayan çalışmasında, bu kıyıma karşı koyan bazı Türklere yer verse de, gafil avlananlar veya katliam öncesinde direniş fikrinden sakınanlar için kendini korumanın kaçınılmaz olduğunu gözler önüne serer. Fakat onun en büyük zaferi, belki de, halkının bu zorluklara karşı gösterdiği olağanüstü dirençten aldığı iyimserliktir; korku dolu anlatısını bu iyimserlikle aydınlatır.
Verçin pajagı (Son Kadeh) ve Hokis aksoryal (Sürgün Ruhum), Yesayan’ın en iyi eserleri arasındadır. İlk kitap, aceleye getirilmiş bir evliliğin ardından mutsuzluk çeken bir kadının duygularını ve duyarlılıklarını ortaya koyar. Yesayan, aydınlatıcı düzyazısında, insanın erişebileceği belki de yegâne özgürlük ifadesi olarak katışıksız sevginin gücünü; bireysel özgürlüklerin toplumsal sorumluluklar ve geleneksel değerlerle çatışmasını keşfe çıkar. Hokis aksoryal, evrenin karmaşıklığı ve bireylerin bir yandan birbirleriyle, diğer yandan ise sanat, edebiyat, toplum ve anavatanla olan ilişkilerini ele alan sofistike bir tartışmadır. Meliha Nuri Hanım adlı eserinde yazar savaşa, sevgiye, kültürel etkileşimlere yer verir, Türk kadınının haletiruhiyesine göz gezdirir ve Türk-Ermeni ilişkilerine değinir. Meliha Nuri Hanım’ın vicdansız kişiliğinden izler, anlaşmalı bir evlilik yapmak beklentisiyle ilk aşkından vazgeçen, Yerp aylevıs çen sirer (Artık Sevmediklerinde) adlı eserin kadın kahramanı Yevpime’de de görülür.
Yesayan Sovyet Ermenistanı’na yerleşmeden önce, son derece başarılı bazı başka kısa romanlar ve hikâyeler de yazdı. Ayrıca, Soykırım’dan sağ kurtulan bir kişinin tanıklığını Joğovurti mı hokevarkı (Bir Halkın Son Nefesi) başlığıyla; siyasi içerikli bir roman olan Nahançoğ ujerı (Geri Çekilen Güçler); Sovyet Ermenistanı’na yaptığı bir ziyaret sırasında edindiği hayli olumlu izlenimlerini dile getirdiği Brometeosın azadakrvadz (Kurtarılmış Prometheus) adlı eserlerini yayımladı. Edebi kariyerinin son dönemi olan Sovyet döneminde ise iki seçkin eser kaleme aldı: Grage şabig (Ateşten Gömlek) ve Silihdari bardeznerı (Silihdar Bahçeleri; tamamlanmamıştır); bu eserlerin ikisi de, otobiyografik nitelikli hatırattır. Barba Khaçig (Khaçig Amca), birçok kusuru olan, çok yönlü bir romandır ve yazarın ölümünden sonra yayımlanmıştır. Yazar bu kitabın yayımlanmasıyla kendisi ilgilenmiş olsaydı, kuşkusuz, basılmadan önce önemli değişiklikler yapardı.
*
Kevork Bardakjian, Modern Ermeni Edebiyatı içinde, İstanbul: Aras Yayıncılık, 2013, s. 201-203.